FreeBooy.SaveBoard.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

FreeBooy.SaveBoard.com


 
AnasayfaAnasayfa  PortalliPortalli  GaleriGaleri  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Kader

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
>ÖZLEM<
Prenses Üye
Prenses Üye



Mesaj Sayısı : 25
Yaş : 34
Kayıt tarihi : 17/07/07

Kader Empty
MesajKonu: Kader   Kader Icon_minitimePerş. Ağus. 02, 2007 7:22 pm

BİLİM KADER GERÇEĞİNİ TESPİT ETTİ : “BÜTÜN HAYATIMIZ ÖNCEDEN BELİRLENMİŞ”


Materyalistler, maddenin yanı sıra zamanın da mutlak olduğunu, yani sonsuzdan gelip sonsuza gittiğini savunurlar. Bu çarpık anlayışa dayanarak da kaderi, ahiret gününü, cenneti ve cehennemi reddetmeye çalışırlar. Oysa bugün modern bilim, maddenin olduğu gibi, maddenin bir türevi olan zamanın da maddeyle birlikte yokluktan var edildiğini ve zamanın da bir başlangıcı olduğunu ispatlamıştır. Ayrıca, zamanın izafi (göreceli-rölatif) bir kavram olduğu, materyalistlerin yüzyıllardır zannettikleri gibi değişmez ve sabit olmadığı, değişken bir algı biçimi olduğu da bu yüzyılda ortaya çıkmıştır. Zamanın ve mekanın izafiyeti Einstein'ın "Rölativite" teorisiyle kanıtlanmış ve bu gerçek bugünkü modern fiziğin temelini oluşturmuştur.

Yani, zaman ve mekan mutlak olmayan, başlangıçları olan, Allah'ın yoktan var ettiği kavramlardır. Zamanı ve mekanı yaratan Allah, elbette ki bunlara tabi değildir. Allah, zamanın her anını zamansızlıkta belirlemiş, tespit etmiş ve yaratmıştır. İşte materyalistlerin akıl erdiremedikleri "Kader" gerçeğinin özü de buradadır.

Bizim için geçmişte yaşanmış ve gelecekte yaşanacak olan olayların tümü, zamana tabi olmayan, zamanı yoktan var eden Allah'ın bilgisi ve hakimiyeti dahilindedir. Kuran'ın 1400 yıl önce bildirdiği ve inananların gönülden inandıkları gerçekleri bugün modern bilim de doğrulamakta ve Kuran'ın Allah'ın sözü olduğuna şahitlik etmektedir. Asırlardır Allah'ın varlığını ve yaratılış gerçeğini reddeden materyalist düşünce ise bilim tarafından her alanda yalanlanmaktadır.

Bu konu son olarak Almanya’da yayınlanan aylık bilim dergisi P.M.’in Şubat sayısının da kapak konusunu oluşturmaktadı. Yazar Nicolai Schirawski tarafından kaleme alınan bu yazıda, Fizik Bilim Adamları tarafından yapılan son çalışmaların tüm canlıların mutlak bir kadere tabi oldukları ve üstün bir güç tarafından önceden planlandığı şekilde yaşadıklarının ispatlandığı anlatılmaktadır. Nicolai Schirawski’nin bahsedilen yazıdaki tespitlerinden bazıları şöyledir:



  • “Birçok insan kendilerini gizli bir kaderin yönettiğine inanıyorlar. Artık bunu fizik bilim adamları ve beyin araştırmacıları da tasdik ediyorlar: Gelecek ve geçmiş kesin olarak belirlenmiştir”



  • “Fizik Bilim Adamları araştırmalarını sürdürürken hiç beklenmeyen bir bilim dalından büyük bir destek aldılar: Beyin Araştırmacıları. Bunlar yaptıkları deneylerin sonucunda herkesin tüylerini ürperten şu karara vardılar: İnsanın kendi iradesi diye bir şey yok! İnsanlar şimdiye kadar bir otomat gibi içgüdülerinin emrinde olmadığını, insanları hayvanlardan ayıran sebebin de bu olduğunu zannediyorlardı. Bremen Üniversitesi’nde Beyin Araştırma uzmanı olan Profesör Gerhardt Roth, hür irade inancını “faydalı bir hayal” olarak görüyor. Bu sonuca kafatasını açtığı hastalarda yaptığı deneylerle vardı. Dışarıdan verilen emirlerle kolunu hareket ettirdiği hastalara “neden bu hareketi yaptın” diye sorduklarında “canım istedi” cevabını almışlardır, fakat bu mümkün değildir çünkü hareket emri dışarıdan yaptırılmıştır.



  • “Burada karşımıza bir soru çıkıyor. Madem her şey sonuna kadar belli; o zaman geleceğe bakma imkanımız var mı? Fizikçiler, Newton fiziği ve Einstein’ın Rölativite-teorisine göre bütün evren deterministtir diyorlar: Yani bir başlangıçtan sonra mecburi bir netice, sonuç elde edilir. Bunun dışına çıkamadan bu durum devam eder, bu sonuçlar zinciri sonsuzluğa kadar sürebilir. Yani bu demektir ki, her düşünce, her rüzgar esintisi ve her düşen yaprak büyük patlamadan (Big Bang) beri bellidir.”



  • “Yani dünya önceden belirlenmişse, bizim de hür bir irademiz olamaz! Zaten gelecek önceden belli ise, biz istediğimiz kadar bir karar hakkında düşünelim- hangi sonuca varırsak varalım sonuç zaten önceden bellidir.”



  • “Hür irade dediğimiz şey, zaten olacak bir değişikliğe sonradan verdiğimiz bir sebepten başkası değildir” diye açıklıyor Wolf Singer, Frankfurt Max Planck – Enstitüsü direktörü.

Rabbimiz, modern bilimin 21. yüzyılda keşfettiği Kader Gerçeğini Kuran ayetlerinde şöyle bildirmektedir:

Hiç şüphesiz, Biz herşeyi kader ile yarattık. (Kamer suresi, 49)

Gaybın anahtarları O'nun Katındadır, O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır. (Enam Suresi, 59)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
>ÖZLEM<
Prenses Üye
Prenses Üye



Mesaj Sayısı : 25
Yaş : 34
Kayıt tarihi : 17/07/07

Kader Empty
MesajKonu: Geri: Kader   Kader Icon_minitimePerş. Ağus. 02, 2007 7:23 pm

EK BAŞKA BİR KAYNAK……….





Bizler, kader çizgimizin sadece yaşadığımız kısımını biliyoruz. Bundan sonrasını bilmiyoruz, ötesini göremiyoruz. Ancak Yüce Rabbimiz: "Bana dua edin; dualarınıza karşılık vereyim" [Ğâfir, 60.] buyuruyor.

Dua, henüz elimizde olmayan bir nimete ulaşmak veya içinde bulunduğumuz bir sıkıntıdan kurtulmak için yapılır. Yani, bizler dua ile mevcut halimizin değişmesini veya iyi halimizin devamını istiyoruz demektir. Bu konuda Efendimiz [s.a.v] şöyle buyurmuştur:
"Kaderi ancak dua engeller. Ömrü ancak iyilikler artırır. Kul işlediği günahlar yüzünden rızkından mahrum olur."( Hakim, Müstedrek, l, 394; ibnu Hıbban, Sahih, No: 872.)
"Dua, başa gelen sıkıntıyı gidermede ve henüz başa gelmeyeni engellemede sahibine fayda verir." (Tirmizi, No: 3548; Hakim, Müstedrek, l, 498.)
"Şüphesiz sadaka Rabbin gazabını söndürür ve kötü ölümü engeller."( Tirmizi, Zekat, 28; ibnu Hıbban, Sahih, No: 3309.)
"Rızkının genişlemesini, ömrünün uzamasını isteyen kimse, akraba hukukunu korusun."( Buhari, Edeb, 12; Müsiim, Birr, 20-22; Ebu Davud, Zekat, 46.)

Şartlarına uyan her dua muhakkak kula fayda verir. Duada samimiyet, iman, kalb uyanıklığı, helal lokma ve usanmadan devam şarttır. Her şey ilahi irade, izin ve kudrete bağlıdır. Ancak bazı hükümler ve sonuçlar bir takım sebeplere bağlandığı için, o sebeplere yapışan kimse, o sebebe bağlanan ve takdir edilen sonuçlara varır. Kul, bütün sebeplere yapıştığı halde, istediği ve beklediği sonucu alamaz ise, bu, duanın ve çalışmanın faydasız olduğunu göstermez. Belki, her istediği muhakkak olan tek varlığın sadece Allahu Teala olduğunu gösterir. Şu ayet-i kerimede öğretilen ilmi ve inceliği iyi anlayalım:
"Rasülüm de ki: Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime her hangi bir fayda ve zarar verecek güce sahip değilim."( A'raf/188.)
Büyük arif İbnu Ata (k.s) "Hikem" adlı eserinde der ki: "Himmetler ne kadar büyük ve hızlı olursa olsun kader sınırlarını geçemez."
Bir çeşit kader vardır ki onun gerçekleşmesi Allah tarafından kesin hükme bağlanmıştır. Bu hükmü verilen şeyin gerçekleşmesi kaçınılmazdır. Onu dua ve himmet değiştirmez. Buna "kazâ-i mutlak" denir. Yani, kesin hükme bağlanmış olması kesinleşmiş kaza demektir. Rızık, evlilik ve ecel gibi.
Bir çeşit kader vardır ki, onun gerçekleşmesi bazı sebeplere bağlanmıştır. Buna "kazâ-i muallak" denir. Yani sonucu bazı sebeplere bağlanmış kaza demektir. İşte dua, himmet ve sadaka bu kısımda fayda verir. Allahu Teala, bir hikmeti icabı o sonucu bu sebebe bağlamıştır. Kul, neyin neye sebep yapıldığını bilmediği için, sadaka, dua, tevbe, istiğfar, zikir, ibadet, taat gibi hayırlı sonuç verecek bütün sebeplere sarılmalıdır. Bunun muhakkak faydasını görecektir.
Büyük veli Mevlana Halid Bağdadi (k.s), kendisinden neslinin devamı için dua ve himmet isteyen Akka valisi Abdullah Paşa'ya şu cevabı göndermiştir:
"Biz kendimizi himmet ehli görmüyoruz. Ancak, öyle olsa bile, istenilen şeyin kaza-i muallak (meydana gelmesi sebeplere bağlanan bir kader) olduğu anlaşılmadan himmet kullanılmaz. Kesin olan kazayı (kaza-i mübremi) değil veliler, peygamberlerin himmeti bile değiştiremez. Onun sonucuna rıza gösterip Allahu Teala'ya teslim olmak gerekir. Şunu belirtelim ki, velileri inkardan sakınmak vacip olduğu gibi; onlar hakkında akideyi bozacak inanışlara gitmekten sakınmak da vaciptir. Bu aşırı ve tehlikeli inanışlar, daha çok velilere güzel zan ve aşırı muhabbet besleyen kimselerde olmaktadır. Unutmayın ki, şeytan hile ve düzen sahibidir; insanı helake götürecek her yolu dener."( Mektubat-ı Mevlana Halid, 7. Mektub.)


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kader
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
FreeBooy.SaveBoard.com :: Dini Bölüm :: Dini Bilgiler-
Buraya geçin: